.
Acayip zor bir şey bu. Ben nereden bileyim ne okudunuz ne okumadınız hayret bir şey. Ama o kadar çok tavsiye isteyen mesaj alıyorum ki tek yazıyla bu işi çözeyim dedim. Hazır fuar zamanı, indirimli indirimli alırsınız isterseniz.
Machado De Assis- Mezarımdan Yazıyorum
Kjersti Skomsvold- Hızlandıkça Azalıyorum
Jay Griffiths- Tik-Tak/Zamana Kaçamak Bir Bakış
Louis-Ferdinand Céline- Gecenin Sonuna Yolculuk
Caterina Bonvicini- Köpekbalıklarının Dengesi
Emile Ajar- Koca Tembel
Kurt Vonnegut- Mezbaha No:5
Samuel Beckett- Godot'yu Beklerken
Yevgeni Zamyatin- Biz
J. M. Coetzee- Barbarları Beklerken
Trevanian- Şibumi
Dino Buzzati- Tatar Çölü
John Fante- Bahara Kadar Bekle, Bandini
Franco Ferrucci- Evrenin Hikayesi
Léo Malet- Kara Üçleme
Jean-Paul Roux- Orta Asya'da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar
Türkçe edebiyata da başka zaman bakarız. Çok kenar köşe şeyler yazmadım. Muhtemelen birçoğunuzun okuduğu şeyler. Ama dediğim gibi tanımadığım bilmediğim insanlara ne tavsiye edeceğimi kestiremiyorum. Biraz ortadan gittim diyelim. Ha hepsini çok severim, ayrı.
Bir de yazar olmak yahut yazarların ne gibi şeylere maruz kaldıklarını görmek isteyenlere bir tavsiyem var;
Giuseppe Culichia- Demek Yazar Olmak İstiyorsun. Okurken acayip eğlendim.
Öyle işte. Dalton'ların size çok selamı var. İyi okumalar.
Sevgiler.
Balboa.
.
30 Kasım 2014 Pazar
21 Eylül 2014 Pazar
Uçar Mıyız?
.
Merhaba sevgili moruklar. Kitap çıktı sonunda, onu haber vereyim dedim. Çok garip duygu. Yani kitaplığımda artık kendi kitabım var. Sonra işte insanlar okuyorlar bir şeyler söylüyorlar filan. Ne bileyim. Bu ara bununla çok mutluyum ben, beni merak etmeyin.
Bir de bu akşam annem okumuş, aradı dedi ki işte ben de kitap yazıcam sdhsd. Ki kafasına koyduysa yapar. Yakınlarda Hamide Balboa diye bir yazar çıkarsa tanımıyorum sdgss
Burada, blogda yayınladığım ilk yazı var. O zamanlar işlerin bu noktaya geleceğine dair hiçbir fikrim yoktu. Fakat işte en başta da söylediğim gibi; "Doğu oturup beklemenin yeridir. Yeteri kadar beklerseniz her şey ayağınıza gelir."
Beni yazabileceğime inandıran tüm okurlara, en şelaleli duygularımla.
Öpüyorum mıncırıklarınızı.
Sevgiler.
Balboa.
Merhaba sevgili moruklar. Kitap çıktı sonunda, onu haber vereyim dedim. Çok garip duygu. Yani kitaplığımda artık kendi kitabım var. Sonra işte insanlar okuyorlar bir şeyler söylüyorlar filan. Ne bileyim. Bu ara bununla çok mutluyum ben, beni merak etmeyin.
Bir de bu akşam annem okumuş, aradı dedi ki işte ben de kitap yazıcam sdhsd. Ki kafasına koyduysa yapar. Yakınlarda Hamide Balboa diye bir yazar çıkarsa tanımıyorum sdgss
Burada, blogda yayınladığım ilk yazı var. O zamanlar işlerin bu noktaya geleceğine dair hiçbir fikrim yoktu. Fakat işte en başta da söylediğim gibi; "Doğu oturup beklemenin yeridir. Yeteri kadar beklerseniz her şey ayağınıza gelir."
Beni yazabileceğime inandıran tüm okurlara, en şelaleli duygularımla.
Öpüyorum mıncırıklarınızı.
Sevgiler.
Balboa.
16 Nisan 2014 Çarşamba
Erik
.
Merhaba moruklar;
Örmeyi çok istediğim bir kazak var ama heyecandan sürekli ilmik kaçırıyorum. Elbette burada gerçek bir kazaktan söz etmiyorum, metafor diye bir şey var herhalde, hayret şey. Hem zaten ben kazak örmekten ne anlarım :/ Daha önce söylemiştim, tüm yaratıcılığımı sergileyerek keşfettiğim örneğe, bir örgü gurusu olan annem "Hayvan Sidiği" ismini koymuştu. Sanata gerçekten saygısı yok.
Neyse işte Balık var ya, köpek kızımdan söz ediyorum, bu ara onun sevgisini vücuduma sığdıramamak gibi mühim bir sorun yaşıyorum, her tarafımdan fışkırıyor şerefsiz. Erik seviyor lan, bayaa böyle ağaçtan erik koparıyorum, yarısını ben yiyorum yarısını o yiyor. İnsan eriğini herkesle paylaşmaz, bilirsiniz. Çünkü erik kutsaldır. Çünkü o erik ağacını, siz artık komşununkinden çalmayın diye babanız ekmiştir. Zamanı geldiğinde siz de gidip babanızın baş ucuna başka bir ağaç dikmişsinizdir ama onunkinin komşudan çalmakla ilgisi yok. Hem zaten konumuz bu değil. Şimdi, sandığa sıçarak protesto etmediğime pişman olduğum belediye, "oradan yol geçecek" diye eriğinizi kesmek istemektedir. Çünkü onlara kalırsa başka bir yere başka bir erik dikilebilir, bu teknik bir hadisedir, çözülebilir, hiçbir şey yoldan kıymetli değildir. Konumuz bu olabilirdi, ama küfür söylemeyi bıraktığım için bu da değil.
Balık işte, içimi titretiyor. Bir bakışı var, görmelisiniz. Bazen bir de konuşsa keşke diyorum ama sonra vazgeçiyorum. Konuşmayan birine, istediğiniz sesi doldurabiliyorsunuz çünkü. Üzülme diyen bir ses mesela, geçecek diyen bir ses.
Artık konunun ne olduğunu söyleme zamanı geldi ama bunu izah edemiyorum. Bir şeyleri çok özledim. Hatırlayamıyorum.
.
Merhaba moruklar;
Örmeyi çok istediğim bir kazak var ama heyecandan sürekli ilmik kaçırıyorum. Elbette burada gerçek bir kazaktan söz etmiyorum, metafor diye bir şey var herhalde, hayret şey. Hem zaten ben kazak örmekten ne anlarım :/ Daha önce söylemiştim, tüm yaratıcılığımı sergileyerek keşfettiğim örneğe, bir örgü gurusu olan annem "Hayvan Sidiği" ismini koymuştu. Sanata gerçekten saygısı yok.
Neyse işte Balık var ya, köpek kızımdan söz ediyorum, bu ara onun sevgisini vücuduma sığdıramamak gibi mühim bir sorun yaşıyorum, her tarafımdan fışkırıyor şerefsiz. Erik seviyor lan, bayaa böyle ağaçtan erik koparıyorum, yarısını ben yiyorum yarısını o yiyor. İnsan eriğini herkesle paylaşmaz, bilirsiniz. Çünkü erik kutsaldır. Çünkü o erik ağacını, siz artık komşununkinden çalmayın diye babanız ekmiştir. Zamanı geldiğinde siz de gidip babanızın baş ucuna başka bir ağaç dikmişsinizdir ama onunkinin komşudan çalmakla ilgisi yok. Hem zaten konumuz bu değil. Şimdi, sandığa sıçarak protesto etmediğime pişman olduğum belediye, "oradan yol geçecek" diye eriğinizi kesmek istemektedir. Çünkü onlara kalırsa başka bir yere başka bir erik dikilebilir, bu teknik bir hadisedir, çözülebilir, hiçbir şey yoldan kıymetli değildir. Konumuz bu olabilirdi, ama küfür söylemeyi bıraktığım için bu da değil.
Balık işte, içimi titretiyor. Bir bakışı var, görmelisiniz. Bazen bir de konuşsa keşke diyorum ama sonra vazgeçiyorum. Konuşmayan birine, istediğiniz sesi doldurabiliyorsunuz çünkü. Üzülme diyen bir ses mesela, geçecek diyen bir ses.
Artık konunun ne olduğunu söyleme zamanı geldi ama bunu izah edemiyorum. Bir şeyleri çok özledim. Hatırlayamıyorum.
.
26 Şubat 2014 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)