13 Ocak 2015 Salı

Bu son olsun

.
Başım ağrıyor. Bir kitapta, adam ilk elli sayfa boyunca başının ağrısından bahsediyordu. Ağrısının bir ilginçliği yoktu üstelik, bildiğiniz düz baş ağrısı. Eh be anladık başın ağrıyor diyerek kitabı bırakmıştım. Belki ilerleyen sayfalarda geçmiştir ağrısı, bilemiyorum.

Anladığınız üzere başım ağrıyor. Bunu anlatmak için tek cümle yetiyor. Başka durumları anlatmak içinse dünyanın bütün dilleri bir araya gelse yetmeyecek gibi geliyor. Zaten dil öğrenmekle aram iyi değil, kafam almıyor.

Kafanın almaması bir şey değil de aklın almaması çok korkunç oluyor. Baş, kafa ve akıl aynı şeyler değil. Kelimeler insana amma çok olanak sunuyor. Çok da umurumda. Abim uyuyor. Abim uyanmıyor.

Solunum makinesinin çok çirkin bir sesi var. Beynimi yiyor. Bir hortum abimin ağzından içinde bir yerlere kadar gidiyor. Ağzı hep açık duruyor. Kuruyor. Başka bazı hortumlar damarlarından içeri bir şeyler zerk ediyor. Karnındaki hortumla içeri mama ittiriliyor. Penisine taktıkları ise dışarı aktarım için kullanılıyor. Devr-i daim sistemini kurmuşlar, tıkır tıkır çalışıyor. Ama bir şey var işte bir şey! Bir şey yok, sakinim.

Sakinim. Kafamı antidepresan kapsüllerine koyup uzaya fırlatıyorum. Bütün gece boşlukta fıldır fıldır tur atıyorum. Sonra sabah oluyor.

Abim bazen gözlerini açıyor. Bakıyorum bakıyorum bakıyorum. Orada mısın diyorum, cevap vermiyor. Orada değil, biliyorum. Çok uzun zaman önce bırakıp gitti beni. Beni burada bunca şeyin arasında sik gibi bırakıp gitti. Nefes alamıyormuş. Bok kafalı. Ben sanki alabiliyorum. Bazen gerçekten ağzını burnunu kırmak istiyorum. Onu çok özlüyorum.

Doktoru dedi ki durumu gitgide kötüleşiyor, ciğerleri iflas etti, artık geri dönüşü kesinlikle mümkün değil. Ne demek o dedim. Kendinizi hazırlayın dedi. Nasıl hazırlayayım gidip kuaföre saçımı mı yaptırayım hazırlamak ne demek? Yani işte anlıyorsunuz dedi. Beni bir şeyler anlayan biri sanıyor. Ses tonumun ciddiyetinden olsa gerek. Doktor hiçbir bok bilmiyor.

Sonra gidip abime dedim ki moruk ciğerlerin iflas etmiş ama dert etme, ben sermayeyi koyarım çalışır didinir ciğerine yeni bir iş kurarız. Eskiden olsa gülerdi. Eski dediğim çok eski. Gülmedi. Abimin gözleri dünyanın en katı gerçeği. İlla gideceksen dedim defol gözüm görmesin seni. Demedim öyle, nasıl diyeyim ki.

İlla gideceksen ve orada bizden önce gidenler bir medeniyet kurmuşlarsa dedim, ilk iş git babamı bul. Kafanı patlatıp hafıza mafıza hepsini asfaltta bıraktığın için belki tipini unutmuşsundur, burnu kocaman ve kemerli. Hemen dikkatini çekecektir zaten. O sana gerekli oryantasyonu sağlar. Sonra dedim yetkili birilerini görürsen şöyle söyle, ‘Kardeşimin size çok selamı var’ Ötesini ben gelince halledeceğim.

Başka bir şey demedim. Artık bir şey diyemiyorum. Yanında 5 dakika kalmama izin veriyorlar. Elini tutuyorum, başımı omzuna yaslıyorum. Ona hep bu şarkıyı söylüyorum.


Başım ağrıyor. Ben bir gün delireceğim. Allah’ı asla affetmeyeceğim.
.