Komik şeyler yapasım var. İçim karikatürlerle dolu. Daha önce niye yazıyormuşum bilmiyorum. Bundan sonra yazacak mıyım bilmiyorum. Çünkü her şey resimmiş bende. Aslında bunu hatırlıyor olmalıydım. İlkokula başladığımda,babama söylenen gerekçeyle anlatacak olursam, okumayı ve yazmayı bildiğim ve sair şeylere de çok hızlı hakim olduğum için öğretmen en arka sıraya oturtup resim defterimi açıyor ve elime boyalar tutuşturuyordu. Sıkıldığımı anımsıyorum. Okul çok saçma ve gereksiz bir yerdi gözümde. Ki hala öyledir. Ama işte o gün bugündür de okullarla olan münasebetim bitmiyor ne yazık ki. İnsanoğlu olmak istemeyeceği yerde olmaya mahkum bir mahluk sanırım. Ya da normalde maraz arayacak kadar izansız. Oysa sana dayatılan normalin yerini değiştirdiğinde her şey bambaşka oluyor. Bu bilgiyi ömür boyu cebinde taşısan hiç sıkıntı kalmayacak aslında. Ama olmuyor işte. Geçmeyen bir memnuniyetsizliğe dönüyor her şey. Bunun ne kadar şımarıkça bir davranış olduğunuysa eşşeği kaybedince anlıyorsun. O zaman da tezeği avuçnan yemiş oluyorsun zaten. Misal şimdi geçen yıl tam da bugüne dönsem oohoooo, dünya on numara gezegen olur nazarımda. Ama geçen yıl tam da bugün bunu söylemek aklıma bile gelmezdi. Ya neyse yazı samanyolu tv'deki ibret hikayelerine dönmeden tornistan yapalım.
Ne diyordum işte resim. Resim yapmayı çok seviyordum. Evin en çıkma odasının duvarına sulu boyalarla nebçim güzel resimler yapmıştım. Annem kızacak diye korka korka böyle. Annem gördüğünün ertesi günü elinde küçük bir kağıtla geldi. Yeteneğimi ondan almadığımın isbatı niteliğindeki değişik bir eskiz tekniğiyle, masa üstünde bir vazo ve sözlü ifadesinden anladığım kadarıyla rengarenk çiçekler çizmiş. Meğer uslanmaz bir natürmort düşkünüymüş kadın. Odanın tüm duvarlarını nebatatla doldurmak zorunda kalmıştım.
Bu da İstanbul'daki ilk evimin duvarına çizdiğim organizma
Girişi gelişmeyi kazasız belasız atlatabildiysek sadede geliyorum. Geçenlerde şeyi farkettim. Kafamın içinde bütün kavramların tarif edemeyeceğim resimleri var. Şemalamışım onları böyle. Şematik dönemi geçememişim yani. Bi de dahi diye dravdan gazlamışlar beni. Olmadığım gerçeğiyle yüzleşeli çok oldu tabi orda sıkıntı yok da bu resim işi enteresan iş. Kafamın içindekileri boyalara dökebilirsem...
Bazen öyle ben'im, öyle ben'im ki, bütün dünyayı avuçlarımda ufalayabilirim sanki.
Neyse birazdan geçer..
Öpüyorum nöronlarınızı. Canlarım.
Lağğn?
.
19 yorum:
işte buu yaa...işte buuu...
şimdi benim aklıma hiç gelmedi öle nü müü amaaa...o adam haydarinnnaa rinna rinna rinaanayy mı çekiyor ne...bu tesvirden benim psikozumun ne derece ilerlediğini çıkartabiliriz doktor hanımm...
Bundan sonra yazacak mıyım bilmiyorum derkeeeğn? (ordaki "eğğğn" dolu dolu böyle)
Gemide olmanıza veriyorum sayın Dantel. Tehdit bile ederim gerekirse. Lan!
bizim atölyeye gelsene. sanat ve sanatçının dostu olmasak da, çok güzel misafirperver adamlarız. referansım da postacı. sanat ne güzel şey, ne güzel şey sanat. dur reklamımızı da yapayım
www.cizgidukkani.com
ha bak bir de ne diycem, o duvarındaki kadın var ya, Rüya Sineması'ndaki resimlere benziyor. =)
23 nisanı olsun.. 29 ekimi olsun.. sonbaharı kışı olsun.. ben de çok güzel resim yapardım.. ama hayatımın hiç bi döneminde bunu bi iftihar vesilesi olarak görmedim.. göstermedim.. ayrıca tüküreyim öle sanatın içine..
kim kıskandı.. ben mi.. bırak ne kıskanıcam yeaa.. altı üstü çubuk adam işte.. peh..
o son cigarayı içmeyecektik, dantel!
keşke benim odamın duvarına da çizilse böle bişi. günlerdir duvar graffitilerinin araştırıyorum. bu kadar güselini bulamadım. hepsi ticari amaçlı.. çok beğendim gerçekten...
bi tek ben mi takıldım heykeltraşın heykel yerine resim yapmasına yaa :/ o zaman madem ressam olsaymış!!!
bob ross vardı rahmetli.
Yesari; ilik gibi kadına deli yürek bir adam muamelesi yapışından anladık zaten psikozlarını. Kır yürüyüşleri iyi gelecektir diye düşünüyorum.
Cerenimo; ya bakma sen bana bi bok çizeceğim yok. Hem zaten gündüz gözüyle yazmak daha güzel bi şey gibi geldi yine. Bu arada Rüya Sinemasına hiç gitmedim lan. Para bok olduğu için daha dolby digital yerleri tercih ediyorum. Ama resimlere bakmaya gidelim bi gün. Hem o ara kitabını da veririm.
Zaami; sen kendin komple referanssın zaten de o Ali Baba çok kötü davrandı bana. Döv onu bence. Ondan sonra gelirim.
Bilom; fırça yoktu bulaşık süngeriyle çizdim ben onu dersem belki kurtarırım ha? Hor görme garibi. Heves etmiş işte çocuk n'apıcaksın.
Polly; arpamı eksik etmezsen senin duvara da çizerim bi şeyler icabında. Arpa derken parayı kastetmediğimi anladın bence. Ne güzel anlaşıyoruz di mi :)
Ve Kaba; gerçekten çok güzel bir yere parmak basmışsın. Zaten başta karikatür diye girmişim mevzuya. Kafalar çok karışık. Ama bu heykel işinin temelinin resim olduğunu bilmeyecek kadar cahilsin ne yazık ki. Ha heykel yapmadık mı? Geçmişte bir takım yanlışlarımız oldu evet.
Bu arada dediğim gibi, hevesim geçti. Koymuşum resime.
Ayraç perdeden anlamıştım zaten. (evet, bence perde)
Du bakalım, kitabımı kazanma hakkı yakalamadım henüz. Ama benimsedim bak, kesin alıcam.
Çoğğ güzelmiş yahu ellerine sağlık.
arpa ne zamandan beri para olarak anlaşıldı? ben sana o son cigarayı içmeyecektik diyorum, sen bana arpa para değildir diyosun.. boksör, sen misin :D
evet yeTenek parıLtısı görüyorum sende. ben resimden anlar mıyım peki? yoo anLamam. düşün ben biLe görebiLiyorum o ışık huzmesini.
aaaa! olmuyor ama böyle sayın yazar. bakınız okur sabırsızlıkla yeni cümleler beklemekte. sabah kalkıyorum bakıyorum yok, öğle bakıyorum yinem bişi yok, e akşam bakıyom halen bişicik yok. bu ne lan sayın yazar, okuru böyle bir bekleyişe itmek de ne demek?
Tohumuna para mı saydım ulan sevgili okur!
Sayın Yazar;
İnsan okusun diye yazıyorsunuz ya hani bunları, insan işte sabırsızlanıyor bir sonrakini özümsemek adına. Hani siz mecbursunuz ya yazmaya, okur bu mecbur işte o da okumaya. Yok aslında farkınıs. :) (Not: Tohumuma para saymamakla beraber yorum yaptığım taktirde yemek ısmarlama sözünüz var hatırlatırım.)
Oha! Kim lan bu? Kimsin olum sen? Ne asparagas yapıyorsun gece vakti. Ben kime ne demişim? Ben bu toprakların yetiştirdiği yürekli bir vatan evladıyım. Böyle kolpalarla işim olmaz. Bu topraklar iyi mahsul yaptı yannız, onu es geçmemek lazım. Hâlk beni bu koltuğa oturttu. İyi oturttu o hâlk, Allah var. O değil de ne yemeği? Neler oluyor!!!
Evet. Kim-im lan ben? Ömrü hayatımda yanıtlayamadığım sorular listesinde başı çekmekte olan soru cümlesidir bu. İçimdeki kuyuya taş atan soru. Neredeyse -bu sarmal içe doğru mu kıvrılıyor yoksa dışa doğru mu?- sorusuyla eşdeğer bir telaş yaratır bünyemde. Boş bıraktım kısım ben o soruyu. Önce kolayları çözecem. Bi de, bi de ben de ellerini açmış yakaran bi hatun gördüm.
blogunu yeni keşfettim.. hepsini okudum postalarının.. hepsi çok güzel ve bu yeteneğine yorum yapmak istedim.. "taktire şayan" sıfatını uygun gördüm... Tebrik ettim beğendim.. başarılarının devamını dilemek istedim ama zaten mort olmuş hevesin.. oturup bekle gene gelir belki.. heba olmasın böyle yetenekler... seni takip etmeye devam edicem.. o yüzden merhaba.. ben yeni geldim aranıza.. yer var mı?
O-hooo, buralar hep benim böyle komple. İstediğin yere geç. Hoş gelmişsin. Yetmezmiş gibi bi de sefaları getirmişsin. Sefaları niye getirdin lan! Hayrat çeşmesi mi burası!
Yorum Gönder