.
-İyi günler. Bir anket yapıyoruz da, bize biraz zaman ayırabilir misiniz?
-Zamanın membası ben değilim. Üstelik o mesele çok karmaşık, ayaküstü anlatılacak gibi değil.
-Nasıl yani?
-Yani zamanın varlığı tartışılabilir bir şey. Hareket ekseni de. Senin için geçen günler benim için kazık gibi çakılmış, kımıldamıyor olabilir.
-Anlıyorum. Ben sorularıma geçsem?
-Anladığını sanmıyorum. Ama önemi yok, ben de anlamıyorum zaten. Başrolü oynayan ben değilim, içimdeki kadın. Ben sadece ona dublaj yapıyorum. Böyle içimdeki kadın deyince tırstın tabi sen, tırsma. Hatta korkma, ben varım. Bak o kitapta şey diyordu; “Herkesin içinde bir çocuk bir de hayvan vardır. Benim içimdeki hayvan, çocuğu yedi.” Bunun gibi bir şeydi işte, hafızam çok iyi değil. Ama içimdeki kadınınki fena değildir. Ha-ha. Kadını siktiret. İçimde bir hayvan olduğuna yemin edebilirim. Birden fazla hatta. Atlar var mesela. Ama onlar vahşi değil. Kimseyi yemiyorlar. Çocuğun akıbetini bilmiyorum yalnız. Evden kaçmış olabilir. Bir de ötekiler var.
-Çok hoş gerçekten.
-Saçmalama, bunun nesi hoş! İçime kamp kurmuşlar resmen, bedavadan yaşıyorlar. Onlara bakmak kolay mı sanıyorsun!!
-Değildir eminim. Ben birkaç soru...
-Bak, benim o olayla hiçbir ilgim yok tamam mı. Beni bulaştırmayın.
-Hangi olayla?
-Tanrı’nın ölümüyle. Olay mahallinde değildim. Olsam mutlaka kalp masajı yapar ya da 911’i arardım. Hem Nietzsche böyle bir basın açıklaması yaptı diye bunu olmuş sayamayız di mi? Neticede merhumu görmedik.
-Tövbe tövbe.
-Son pişmanlık fayda etmiyormuş. Firavun da ölmek üzereyken tövbe etmiş ama yırtamamış. Sayemde sen erkenden doğru yolu buldun.
-Hanfendi, ben sadece birkaç soru sormak istiyorum.
-Benim de birkaç cevabım var aslında ama hiç kimse doğru soruları sormuyor.
-Ama işimi zorlaştırıyorsunuz. Bana yardımcı olmayı deneseniz?
-Bak o yardım işi sakat. Kimse kimseye yardımcı olamaz. Düşeni kendisinden başka kimse kaldıramaz. Güneş balçıkla sıvanmaz ve inan bu son söylediğimin düşündüklerimle hiçbir ilgisi yok. Kötü bir çağrışım sadece.
-Peki anladım, ben bir yerden başlayayım. Kozmetik ürünlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
-Kozmetik ürünlerle ilgili herhangi bir şey düşünmedim. Bir türlü o konuya sıra gelmedi. Geçen tam fondötenle ilgili düşünecektim ki Kierkegaard araya girdi. “Günlerini öldürme, uyku içinde geçirme, uyan ve insan ol!” dedi. Kırıldım tabii biraz, çünkü uyku çok şahane bir şey. Elbette uyuyan ben olduğum sürece. O yüzden uyumayan düşünürleri daha çok seviyorum. Misal Cioran. Çok kıral insan gerçekten. Adamım Cioran.
-En son aldığınız kozmetik ürün neydi?
-Mum galiba.
-Mum mu?
-Evet. Loş ışıkta çok seksi oluyorum da ben hihooo.
-Dalga geçiyorsunuz.
-Şaka takılıyom yaa üzülme tamam. Şey aldım, ımmm, far. Gay bir güzellik uzmanı ilgilendi benimle. Herif, herif diyeyim şimdi, o kadar bakımlıydı ki kadınlığımdan utandım. Kısa sürdü gerçi bu utanma. Bu ara elimi kime atsam gay çıkıyor. Sen de öyle misin?
-Ne münasebet hanfendi. Ben KAPI GİBİ ERKEĞİM!!
-Kapı gibi olduğundan kuşkum yok. Bakayım, gürgen mi bu? Valla iyi malzeme. Akarı kokarı yok. Sesten de belli ayrıca, maşallah kırağı görmemiş. Konu erkekliğe gelince mutlaka desibeli artar bu sürümlerin.
-Konuyu nerden nereye getiriyorsunuz. Bu soğukta şeyim dondu burada!
-Vuuuuu, haşin erkek. Şey derken götünü kastettin muhtemelen. Söylemekten niye çekiniyorsun ki? Nihayetinde bir organ adı. Göte göt demeyen nesle aşina değiliz.
-Tamam hanfendi, ben artık bir an önce bu anketi bitirmek istiyorum. Bakım kremleri desem?
-Bakım kremleri işi enteresan. Lafı Norveçli metroseksüel balıkçılara getirirdim ama o esprinin de son kullanma tarihi geçti, geçiyorum. Benim favorim Deep Clean. Derinlemesine temizlik! Reklamı her gördüğümde, iç organlarıma ve hatta nöronlarıma kadar bir temizlik vaat ediyormuş gibi geliyor. Düşünsene, harika olmaz mı? Kremi sürüyorsun ve format yemiş harddisk kadar ferah ferah, efil efil, ışıl ışıl oluyorsun. Vay be! Adamlar neler yapıyor arkadaş.
-Öyle bir şey henüz yapılmadı.
-Yapılırsa haber vermeyeni?
-Öhömm. Bakın, bizim şöyle bir ürünümüz var. Rica etsem dener misiniz?
-Denerim tabii. Ben sana Hallac-ı Mansur’dan bahsettim mi?
-Hayır, onu da başka bir gün anlatırsınız artık. Sürün sürün.
-Sürüyorum. Fuzuli de çok büyük şair mesela.
-Eminim öyledir. Nasıl? Şimdiden bir sıkılaşma hissettiniz diy mi?
-Hissetmez olur muyum? İçimdekiler içime sığmaz oldu. Öyle sıkılaştım ki hayvanlarım çıkıp üstünüze üstünüze atlayacak gibi adeta.
-Pardon?
-Yok yok, sen sorunu sor.
-Peki. Kayıtlara geçmesi açısından soruyorum; tek cümleyle, ürünümüzü nasıl buldunuz?
-Ürününüzün amına koyayım.
-Teşekkürler.
-İyi günler.
.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
23 yorum:
Hahaha! Mundar ettin canım kremi.
bu memlekette göte göt denir, anketçiyi yadırgadım. entel naber annem?
ya bence senin seni dinleyecek birine ihtiyacın var:)) ben dinlerim ya hem de seve seve:)
ibneliğin luzumu yok ama:)
adami harbi got etmissin yaa.
karnim agridi ooff bee
Ablacım yazık herife yaf
Adam orada ekmek parası derdinde sen kayınmı gürgenmi derdindesi
o anketör olmak istedim yahu
bir de hergün şansını deneyen anketörler var. ya hergün hayır demişim, hatta bi defa yapmışız bile anketi daha niye zorluyorsun?tanımadın mı suratımı? sen gel birkaç gün bahariye cd.ne benim sokağın başına hem eğlen, hem sokak temizlensin anketörlerden:)
resmen anketörlen etek traşı olmuş la bu.. aldatıldım..
yalnız ne ısrarlı, istikrarlı adammış, takdir ettim şu an.
Şu anda üşendiğim içiin hepinizi gülücük parantezine alıyorum. Ama bundan sonra yorum yazacak ilk talihliye erotik sürprizlerim olacak.
toplanın la gidiyoruz.. bi cevabı çok görüyo bize bu tipitoş.. üşeniyomuş da yazamazmış.. bak hele.. şekillere bak..
Bilom çabuk geldin ya, ben de erotik sürpriz için bacak kıllarımı alıyodum tam. Ama istersen bu halini göstereyim, en azından bi tanesinin yarısı iş görür :/
erotikmiş süprizmiş falan gönlümü alamazsın.. bacaksa aynısının daha kocamanı ben de var.. bırak traşı yeaa..
Haklısın bilom ya iki bacakla gönlünü alabileceğimi sandım. Bacak dediğime bakma, bildiğin kalas bunlar. İki tomruğun üstünde yaşamak çok zor bilom :(
Ne güzel Metin Fidan esti odada. Bu arada yeniden merhaba. Ben buraları okuyordum, sonra okumaz oldum, ama sadece buraları değil, blogları. Sessiz sessiz gittiydim ama, aylar sonra yeniden buralara gelince, sessizliğimi koruyamadım. Heyecan yaptım. Böyle bir meraba çekiyorum okuduğum insanlara. Sevgiler. Öptmkibbye.
Rabbimin yarattığı bacağa kütük denmez, tomruk denmez çok ayıp. O anketörün verdiği kremi alsaydın tomrukda bir incelme, bir kalaslaşma olurdu belki. Yok olmuyorsa da şikayet etmemek lazım. Bak benim de parantezlerim var hiç şikayet etmiyorum.Ama bak haklısın bir parantez üstünde yürümek bana da çok zor geliyor. Dengemi sağlamak için ne çabalar sarf ediyorum.
Selamon; ben seni merak bile etmiştim ama ses etmedim. Sıkılmıştır filan dedim kendi kendime. Yokluğunda hep kendi kendime konuştum ben :/
Zütlü; bunları görsen sen de derdin :/ Diyenlerin ağzını burnunu kırıyorum sonra gerçi. En son kardeşim demişti. Tedavi görüyor şu anda.
meraba, ben eskiden de buraları okumuyordum; hâlâ da okumuyorum. beni özlediniz mi? beni hatırlayınız :((
Senin gibi bir pisliği nasıl unutabiliriz :/
:))) uzun zamandır böyle 'dumanlı' bir blog okumamıştım, harika olmuş :)
Yeminle dumansız. Babam üretim sürecimde ne kullandıysa artık :/
ankatörü sabrından dolayı alkışlamak istiyorum :)
Yorum Gönder