8 Haziran 2010 Salı
Düğün!
"Canım hayırlı olsun, 2 ay sonra da seni evlendiriyormuşuz?” dedi. Anaç ruhlu iş arkadaşlarımdan biriydi bu. Başka bir arkadaşımın düğün müsameresindeydik. Normalde bu şekil organizasyonlara iştirak etmem ama o esnada damat traşını sergilemekle meşgul olan arkadaşım, davetiyeyi verirken “Gelmezsen ölümü ye” diyerek iğrençleştiği için karşı koyamamıştım. Ölü yemek tarzım değildi.
Bizim anaç, söylediği şeyi onaylamamı bekleyen gözlerle bana bakıyordu. Cümlesi havada asılı kalmıştı ve ben bir cevap vermediğim sürece o cümle öylece kalacağa benziyordu. Benimse şaşkınlıktan dilim tutulmuştu. Evlilik gibi bir kelimeyi, üstelik 2 ay gibi belirgin bir süreyle karşıma çıkaran bu kadının muazzam kurgusu karşısında ne diyeceğimi bilemiyordum. Zaten halay çekenleri izlemekten kafam yanmıştı. Tam “Ya yok” diyerek söze girmiştim ki başka bir arkadaş “Hadi hadiiiii” diye i’leri alabildiğine uzatarak ve ağzını alabildiğine yamuşturarak omzuma vurdu. Ben tam omzumla temas etme cüretinde bulunan o eli nasıl yapsam da kendisinin münasip bir yerine soksam diye düşünürken başka bir tanesi yanaşıp “Aaa, aşk olsun ama, bizden de mi saklıyorsun?” dedi. Olum n’oluyordu lan! Tezgah mı açıyordu bunlar bana? Nasıl bir komplonun içine düşmüştüm böyle?
Ben masadaki bu heyecanlı kalabalığı teskin ve ikna etmeye çalışırken az evvel halayda muhtemelen kurtlarıyla birlikte bir takım akli melekelerini de döken kalabalık üstüme üşüşmeye başladı. Çorap söküğü gibiydiler. Halaydan kopan yanımda bitiyordu. Hepsinin yüzünde manasız bir sırıtış vardı. Etrafım kuşatılmıştı. Koltuk altları terden ıslanmış erkeklerle, makyajları birbirine karışmış kadınlar, “ooooo” diye diye alıcı kuşlar gibi başımın üstünde dönüp duruyorlardı. Hepsinden aynı eksen etrafında farklı sesler çıkıyordu. Düğünü nerde yapacaktım, ayakkabımın altına kimlerin isimlerini yazacaktım, onları damat beyle ne zaman tanıştıracaktım, kınayı nereme yakacaktım gibi sorularla saldırıyorlardı. Terminolojik ve psikolojik bir baskıya maruzdum. Ağzımı açacak fırsat bulamıyordum. Adımdan gayrısını bilmiyordum. :/
O ara gözüm kararmış. Kafa bi gitti-geldi yani. Tekrar mevzuya döndüğümde şuurum yerinde değildi. Etrafımdakiler aynı meraklı gözlerle bana bakıyorlardı. Tabi ya, evleniyordum! Bu kadar kişi söylediğine göre bir bildikleri vardı herhalde. Onları yalancı mı çıkaracaktım! 2 ay içinde kesin görkemli bir düğün yapacaktım. Bir an önce hazırlıklara başlamalıydım. Mesela geçenlerde hayvan gibi bir çamaşır makinesi almıştım. Demek bilinçlerimin altında hep bu fikir vardı. Zaten oldum olası evimin kadını olmak isterdim. Evlilik tam bana göre bir şeydi. Şimdiye kadar evlenmemiş olmam delilikti. Reçel yapabilirdim, turşu kurabilirdim, evdeki malzemelerle sofrada harikalar yaratabilirdim. Tamam yapamazdım belki ama öğrenirdim lan n’olcak, atla deve değil sonuçta. Kimse anasının karnından evli çıkmıyordu ya! Hem bazı özellikler insana evlendikten sonra otomatik olarak yükleniyordu bence. Ver.0.2 gibi bir şey. Evet evet, nikahta bir “evet” diyerek bastıracaktım kodu. Biri bana hasbelkader asılacak olsa “Üzgünüm ben kodluyum” diyecektim. Hem belki memelerim de büyürdü. Bir de adet sancılarının azalması var tabi. Allahım daha önce niye düşünememiştim! "Evlenince anlarsın" denilen her şeyi anlayacaktım işte. Kocam beyle saadet dolu bir yuva kuracak, ona milyonlarca çocuk yavrulayacaktım. Sıfatının başında “kayın” olan yeni akrabalarım olacaktı. Hafta sonları alış veriş merkezlerine gidecektik. Hava güzel olursa belki piknik bile olurdu. Komşularımız olacaktı. Her dakka birileri evimizde belirecekti. Onlara çeşit çeşit ikramlarda bulunacaktım. Çok değişecektim, böyle teptemiz bi sayfa açacaktım kendime. Artık öyle fazla düşünmeyecektim, her şeyin en iyisini ve en güzelini kocam düşünürdü nasılsa. Canım kocam yea, şimdiden sevmiştim keratayı. Kocam beyin iş seyahatlerine gıkımı çıkarmayacaktım. Aldatırsa zaten hak etmişimdir. Öyle gezmece tozmaca işlerini de bitirecektim artık, dizimi kırıp evimde oturacaktım. Aile gelirine katkıda bulunmak için ev ekonomisi filan öğrenecektim. Evde iki çatal varsa birini kıracak, diğerini de kocamın götüne sokacaktım! Olmaz olsun lan öyle koca! Hayatımın içine sıçtı! :(
Desibeli biraz fazla yüksek bir tondan "Evlenmiyorum!" dedim. Herkesin şaşkın bakışları arasında, benzerlerine çok uzun bir zaman uğramamaya ant içerek düğün salonunu terk ettim.
Bitti.
Not: Bu yazı, beni cebren ve hile ile yazmaya zorlayan dostum Godsy'ye gelsin.
.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 yorum:
godsy'nin sana uyguladığı cebri merak etmekle beraber, ne çeşit bi hüllebaz olduğunu da düşünmekten kendimi alamıyorum. böyle bi arkadaşa benim de çok ihtiyacım var. hile olsun, cebir olsun, güzel eserler çıksın ortaya.
canım hile canım cebir.
valla godsy ne yapti bilmem ama iyi yapmis, cok eglendim okurken :)
İyi ki çamaşır makinen kaç devir diyerek evine gelip(hile kısmı) saçlarından tutup başını lavobaya çarpmışım(cebir kısmı) Az bile yapmışım bak evleniyomuşsun da haberimiz yok la.Madem evlencen niye çamaşır makinesi alıyosun bırak oğlan tarafı alsın kaç kere dedim çarçur etme şu maaşı diye. Sen sık sık yaz hafız evlendikten sonra hamileliğin 4.ayında beta bilmemne almak gerekiyor ama ben vuruyorum alkolun gözüne türü şeyler yazarsın biz seni bekar olarak sevdik,aramıza ısınamayacağımız enişteleri sokma.
ya benim en büyük korkularımdan biri arkadaşlarımın yavaş yavaş evlenip çoluk çocuğa karışırken benim hala sap olarak kalıyor olmamdı, kehanet de yavaş yavaş gerçekleşiyor daha fazla korkmaya başlıyorum :D
O gözlerini açarak üzerine yürüyen ve "sen de evleneceksin" dyen guruhun gök tengri bin türlü belasını versin. Başka da bir şeycikler demem. Bir daha karşına çıkarlarsa bana haber et. Onlarla görülecek bir hesabım var benim!
Düğünde onca kalabalığın şapır şupur seni öpmesini yazmamışsın ama keyifliydi. :)
Kayın, sayın gibi bişi değil.
Kayın, ağaç olan kayın gibi hiç değil.
Kayın az biraz mayın gibi. Basma!
'düğünlerde dirseğiyle dürtüp yavşakça sırıtarak "hadi artık sıra sende" diyen yaşlıları cenazede dürtüp aynı yavşaklıla "hadi artık sıra sende" diyin.' buna benzer bir şey görmüştüm bir yerde, aklıma geliverdi. :)
Kimsenin de gelip gelinlikli fotoğrafıma cnm çok gzl olmuşsun, peri kızı gibisin, nazar değmesin, mutlu ol çünkü bunu en çok sen hak ediyorsun falan filan zart zurt şeklinde yorumlar yapmamış olması beni gerçekten çok üzdü :((
beni üzdün :((((((((((((((((((((((((
Hayırdır aslan parçası sen niye hüzne kestin öyle?
yazıya başlık önerisim..
gelin ata binmiş.. ha siktiğir demiş..
gelinlik çok yakışmış bilom.. ben de benim karıya alcam aynısından.. raylı böle.. şaane..
Allah godsy'yi başımızdan eksik etmesin. Pek yerinde bir şey yapmış zira koptum her cümlede.
Senin için üzülmedim değil ama amaaan güldük eğlendik be, sıkma kendini sen de :))
Bilom ben de "Gelin olmuş gidiyor muyum?" diye başlık atayım, böyle kolpadan ilgi çekeyim filan demiştim aslında ama sonra bana yakışmaz dedim. Ama gelinlik çok yakıştı bence de la, işe filan da böyle mi gitsem artık? Hem belki şansıma bi koca da denk gelir :/
Aslı; kendisini güldüren kadınlardan hoşlanan arkadaşların filan varsa hani. Yağni :/ Öyle boş beleş üzülmekle olmaz o işler.
tabi bilom hayatta herşeye hazırlıklı olmak lazım.. ben mesela sürekli yanımda bi nikah memuru iki de şahitlen dolaşıyorum.. doğru zamanda doğru yerde doğru insanı buldun mu çökücen üstüne.. millet böle evleniyo işte..
wallahi güldüm laaa allah parmak uçlarına zeval vermesin entel.
wallahi güldüm laaa allah parmak uçlarına zeval vermesin entel.
evlilik bööle bişey mi,acaba ben de bööle miyim diye okudum..soona karar verdim:%25 bööle oldum evet...napam?kayın la başlayan yeni akrabaları inkar mı edem?hafta sonu alışveriş merkezine gitmeyem mi diyem?şaka bi yana,evlilik evet insanı değiştiriyo ama bekarlık da ööle...diil mi yoksa?(göz kırpmaca)
Yorum Gönder