13 Aralık 2013 Cuma

Sipariş Bilginiz


.
Babam emekli olduktan sonra kasabanın merkezi bir yerinde dükkan kiralamış, ömrünün kalanında orada çeşitli iş girişimlerinde bulunmuş ve hepsinde iflas etmişti. Ancak öyle tatlı iflas ediyordu ki hiçbir şey diyemiyordunuz. Sonuçta mutluydu, eğleniyordu, her seferinde maddi olarak epey dara düşüyorduk ama dediğim gibi adam mutluydu. Onun mutlu olması, dünyadaki her şeyden daha değerlidir.

Manavlık yaptığı bir dönem bir komşumuz sürekli babamdan alış-veriş yaparmış. Ekonomik vaziyetleri patlak olduğu için hep veresiyeye yazdırırmış. 2 sene kadar sürmüş bu, borç epey kabarmış. Babam adamdan para istemeyi dehşet verici bulurdu çünkü yani "Adamın parası mı var be kadın, aç mı kalsınlar!". Sonra sonra adamın eline yüklü bir miktar geçmiş, arazi mi satmış ne. Ev almış, araba almış, havalı havalı dolaşmaya başlamış ama gelip de babama olan borcunu ödememiş. İşte o zaman babamın tepesi atmış. Bir gün kuzenimle dükkanda oturuyorlarmış, babam demiş ki "Böyle böyle oldu. Şimdi parası var ve borcunu getirmiyor. Ayıp. Benim de çoluk çocuğum var. Dükkana mal alacak param kalmadı. Bi göreyim çok kötü yapıcam Önder, bak sen şahitsin." 

Birkaç saat sonra, babam dükkanın önünü süpürürken borçlu komşu yoldan geçiyormuş. Babama selam verip "Nasılsın Selaattin Amca yaa?" demiş, babam "İyiyim." deyip süpürmeye devam etmiş. Adam gitmiş.

Babam koşa koşa dükkana girip "Önder lan, çok mu kötü yaptım adamı?" demiş. Önder Abim "N'aptın ki dayı?" demiş anlamayıp. "Ya nasılsın dedi iyiyim dedim, sen nasılsın demedim, ağır mı olmuştur? Ama hak etti pezevenk. Senin artık paran var, benim paramı niye getirmiyorsun di mi? Neyse ama getirir artık, çok kötü yaptım onu."

Aradan yıllar geçti. Babam çeşitli iflaslar sayesinde çeşitli iş kolları deneyerek çeşitli deneyimler edindi. Yani bir dükkanımız hep oldu, ama içinde ne sattığı sık sık değişti. Dondurmacılık yaptığı zamanların hastasıyım mesela. 

Sonra kanser oldu. Doktorlar kurtulmasının bir yolu yok dedi. Dağ gibi adam. Aklım almadı. Doktorlara atamadığım yumrukların hepsi benim suratımda patladı. 

Teşhisinden ölümüne kadar çok çirkin şeyler oldu tabii, zaten hastalığın güzeli olmaz, bu yüzden böyle şeylerden bahsetmeyeceğim. 

Kanserinin ilerleyen zamanlarında ama hala konuşabiliyorken kuzenim ziyaretimize geldi, biraz güldük eğlendik, çeşitli ibnelikler yaptık filan. Sonra babama eğilip "Dayı" dedi, "o adam paranı getirdi mi? Babam güçlükle dedi ki, "Getirmedi ama Önder, mutlaka getirecek, o gün çok kötü yaptım onu."

O adam hala babamın parasını getirmedi. Ama bir gün getirecek eminim, çünkü babam öyle dedi.

Böyle işte moruklarım. Bir şey yazıcam diye aklım çıkıyor. Kitap işi n'oldu dediklerinde götüm uçukluyor. Bir balta alıp kendimi kesmeyi düşünüyorum o derece. Ama az önce bir öykünün sonunu yazdım, gerisi de kafamın içinde. Yazarım yani, kesin yazarım. Çünkü bir gün kesin yazıcam, biliyorsunuz.

Öpüyorum mıncırıklarınızı.
Sevgiler.
Balboa.

8 yorum:

Unknown dedi ki...

İbnelik yapmıycam söz :) babana üzüldüm, temiz kalpli bir adammış :(

Adsız dedi ki...

o yüzden adam akıllı insanların erken ayrılışları daha sinir bozucu olmuyor mu..neye göre neyin adaleti..içten patlamalı küfürler edilerek sinir bozulur uyku gelir bir bakmışın uyumuşun bir bakmışın sabah olmus yine bakmışın aynı teranenin aynı günü.

BlogcuAmca09 dedi ki...

Baban için üzüldüm bazı insanlar böyledir işte.

mm dedi ki...

Öyle tatlıydı ki...
Başka bi yorumda bulunup, bu güzelliği kirletmek istemiyorum.:)

Adsız dedi ki...

Ne tatlı baba lan yok ki bazılarımızın böyle babası .

Adsız dedi ki...

"babanın düşmanını sikeyim"
Kusura bakmayın ağzımı bozduysam.

Zip İşleri dedi ki...

uf pis dokundu

sohbet odaları dedi ki...

üzücü bir durum.