30 Mayıs 2009 Cumartesi

Tımarhane Notları #3

Ve yemek masasına çıkıp bağırmaya başladı yine Musa;

-Eyyy Atinalılar!! Sokrates’i ben öldürdüm!!

Paranoyak olması takip edilmediği anlamına gelmiyor tabii, bence haklı.
Öyle hevesliydi ki ölmeye kendimden sağdığım sütümü ona verdim. İçinde bal vardı. Musa onu baldıran zehiri sandı. Bu sefer de ölemedi, ne acı..

Onu diyordum işte, Musa..

Musa çok fena. Mutlaka görmüşsünüzdür. Bazen çok ağırlaşıyor hâli, bağlayıp götürüyorlar.
Geçen yine Umuz Bey'in önüne attı kendini odasından çıkarken;
"Cioran'ı ben öldürdüm Doktor", diye başladı bağırmaya. Ve ağlamaklı devam etti;

-Artık uyuması gerek diye düşündüm. Ben ona Romence ninniler söyledim, o beni Fransızca dinledi. Ana diliyle dilimledim onu Doktor! Nasıl kıydım?
Yarının zalimleri bugünün kafası kesilmemiş mazlumlarından çıkar sandım, öyle demişti. Mazlumdu o Doktor! Nasıl yaptım?!!

Dizleri üstüne çökmüştü çoktan. Derken kollarına girdiler iki yandan.. Sürükleyerek götürdüler. "N'oluuur asın beni..." diye yalvarışları yankılandı Koridor'da bir süre daha. Ben hâlâ duyuyorum...

İçerden haber geldi sonra. Hasta bakıcılar zapt edememiş, Doktor'un odasına kadar koşmuş yarı çıplak. Sesleri duyunca içerden kapıyı kilitlemiş korkudan Umuz Bey. Yetiştiklerinde,

"Tanrı'yı da ben öldürdüm Doktor! Ama Nietzsche suçu üstüne aldı, o çok iyi biri Doktor, Doktor, Dokt..."

Götürmüşler Musa'yı. Diyeceklerini demesini beklememişler..

Musa'nın içinden atlar geçiyor...
NAL'lıyorlar Musa'yı...

(NAL: Bir şifre:
Norodol- Akineton-Largactil...

Acile getirilen akıl hastalarına 60'larda, 70'lerde sunulan meşhur 'kokteyl'.
'Nallayın şunu!' direktifiyle zerk edilirmiş vücutlara)
.

1 yorum:

POSTACI dedi ki...

"Dıkla!"yınca bu geldi, en sevdiğim. Radyoda bu bizim şarkımız olsun kadar heyecanlandı içim.
Çok canım sıkıldı, yazsan da okusam.