5 Temmuz 2009 Pazar

Gölge!


Bir ömürden yarım saat çaldım.

Yaşananların suyundan çorba yaptım.
Kendime mükellef bir sofra hazırladım.
Mumları yaktım, karşıma geçtim.
Bir kaşık aldım iştahım kaçtı.
Açıkçası karşımdaki ayıkken hiç çekilmiyordu.
Tüm şarabı içtim, yine de ayık kaldım.
Bari kendim, kendime ayıp etmeyeyim dedim, masadan kalkamadım.
Konuştu. Dinledim.
Uzun uzun konuştu. Özetle dinledim.
Tam bir hanımefendi gibiydim, kendimi takdir ettim.
Baldıran zehirini ballı bir içecek sandım, içtim, ölmedim.
Kusmak istedim, karşımdakinden çekindim.

Sonra sıkıldım, aklımın içine kaçtım.
4 şehirden geçtim, 5 plaka ezberledim.
Hepsinin üstüne benzin döktüm, çakmağım tutukluk yaptı..
Ceza-i ehliyet için başvurumu yaptım, renk körü çıktım.
Bıçağı elime alıp karşımdakine fırlattım.
8 yerine saplandı, ağlamadı..
Masaya bir yumruk attım, oralı olmadı..
Pişkinliğine kızdım, dişlerimi sıktım.
Sigarama uzandım, nezaketen yaktı, biraz yumuşadım.
Duman dikkatimi dağıttı, başka çağlara uzandım..

Kendimi, Son Yemek'te İsa’ya arkadan tavşan işareti yaparken yakaladım,
eline bir tane patlattım.
Düşünüyordum, öyleyse var mıydım?
Öyleyse yok olanları düşüncesiz ilân ettim, biraz rahatladım..
Bu benim için büyük, insanlık için önemsiz bir adımdı,
üstünde durmadım.

Bana bir dayanma noktası verseler dünyayı yerinden oynatacaktım!

Canetti Körleşme’kten söz edince doktora uğradım.
Kalbim ileri derece miyop çıktı, alçıya aldırdım.

Suç’u Dostoyevski işledi, Ceza’sını ben yattım.
Ama çok ses çıkaramadım,
Zira Hayvan Çiftliği’nde Farelere İnsan muamelesi yapmıştım.

Bir gemiye bindim, karanlıktım..
Yönümü çizmek için Puslu Kıtalar Atlası’na baktım..

Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman aradım,
Kendimi o limana çıkaramadım.

Okyanusun ortasında sihirli bir lâmba buldum, okşadım,
İçinden kendim çıktı, sordu sorusunu.

Dedim:

“Gölge etme, başka ihsan istemem…”

Masadan kalktım!
.
.

12 yorum:

fevkalade olağan dedi ki...

bu yazı var ya bu yazı.. en güzel bişey bu yazı..

Aylin Balboa dedi ki...

O senin kişisel güzelliğin biladerim.

Kaldı ki bu yazının çoğusu artık senindir. Helaldir. Hoştur.

Bi de bu yazı yorum almayınca çok korktum ben. Ödlerim filan koptu. Onu anlamayan halka küsen bir sanatçı gibi oldum. Sarardım soldum böyle. Sanat götüm içindir demeye bile başladım. Çok pis deprasyonlara girdim. İyi ki geldin yani lan.. Yoksa kimsenin sikine takacağı yok anasını satiyim..

fevkalade olağan dedi ki...

o ondan değildir bence.. böle çok güzel bişey olunca insanlar hafiften tırsıyo.. aman uzak kalıyım.. bu güzelliğe bişey olmasın.. yorumum güneşin ışığında kaybolan yıldızlar kadar değersiz kalabilir.. yazmıyım daha iyi.. gibilerinden bi takım tereddütler yaşıyo olabilir.. ondandır kesin..

Aylin Balboa dedi ki...

Heee, ondandır diyosun. Ondandır diyosan iyi. Çünkü ondan değilse kötü olurdu.

Ama görüldüğü gibi bazı yorumlar güneşin ışığında kaybolan yıldızlar gibi olmuyor. Bunu da şerefsiz okurlarıma buradan duyurmak isterim! İpneler!

lilininkizi dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Aylin Balboa dedi ki...

Bu kalp seni unutur mu ulan Tofilim!

Ne iyi ettin de şeyaptın öyle. Hayallah. Adeta Yasemin'in penceresinde eski bir dostumu getirmişler sürprizine maruz kalmışım gibicesineyim şu anda. Ayyy inanmıyorum yhaa diye bile bağırıcam nerdeyse. Halbuki inanıyorum. İnanmayacak ne var bunda dey mi canım benim? O yüzden bokunu çıkarmayayım. Seyirci yemiyomuş bu numaraları zaten.

fevkalade olağan dedi ki...

kaptan kimlen konuşuyosun..

Aylin Balboa dedi ki...

O kaydın yazar tarafından kaldırılması çok yanlış olmuş. Ama o kaydı kaldıran yazarı elime geçirebilecek teknik donanıma sahip olduğum için sorun yok. Senle konuşuyorum diye düşünelim mesela bilom. Naber?

fevkalade olağan dedi ki...

nossun lali.. şöle bi blogger alemlerine akıyım dedimdi.. baya bi vakit geçmiş.. sen nassın.. eltingiller nası..

Aylin Balboa dedi ki...

Biz de iyi gölge bulduk hee..

Adsız dedi ki...

Dostum siz öykü yazın, hep öykü yazın, sadece öykü yazın.

[Bunu tüm şiirlerinin altına yazabilirim. Ve umarım görürsün.]

ne dedi ki...

(hastiiir!.bunu nası görmedin lan sen nezir?!.tamam olum, anladık; ipsizsin, sapsızsın, kökten teknoloji sığırı, saptan bilişim öküzü, sapına kadar da çağdışısın; da, peki görme özürlü müsün, a ibine?!.)
..
ya entel abla!.şu "ben"le, içsesimle, şöyle güzel güzel(!) hasbıhalime bakıp, umarım o, yalnızca, gerektiğinde ilgilisine zehir zemberek, kıldan ince, kılıçtan keskin dilinle, şu lavuk iç sesimi âleme rezil rüsva, kepâze etmez, it gerilerine pistonik hareketlerle itip çekmezsin şu teknoloji fukaralağımızı!.
..
ha, bi de... bi de bi izin verirsen izninle şâyet, başucuma; "munch"umunun, "çığlık"ımının yanındaki, yıllardır "yazısız" yere asıcam şiirini, şu tescilli bakarkörlüğüme kapak olsun diye!.