31 Ocak 2012 Salı

Bir Aile Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tatili

.
1 haftalık bir tatil için aile evine gitmeye karar verdim. Mevsim normalleri, entelektüel hadiseler için son derece elverişliydi. Yanıma yüzlerce kitap ve binlerce film aldım. Çünkü bu soğukta başka n’apılır lan:/ Planım bunların tamamını okumak, izlemek ve yanı sıra bi dünya şey yazmaktı. Hey dostum bu harika olacaktı. Nihayet, uzun zamandır hayalini kurduğum sükuneti bulacak, son derece pastoral bir atmosferde, yediğim önümde yemediğim arkamda, hizmette sınır tanınmayan bir ortama kavuşacaktım.

Bu çiçekli düşüncelerle eve varıp kapıyı çaldım. “Açık, gir.” dediler. İbneler :/ Ben 41 pare top atışı beklerken sanki bakkaldan gelmişimcesine sıradan bir karşılama beni, pek tabii derin kederlere gark etti dostlarım. Ama onları derhal affettim çünkü mahallede ne biçim de komik şeyler olmuş lan. Böyle sohbet dedikodu filan biraz vakit geçirdikten sonra ben derhal kitap okumaya karar verdim. Kaybedecek zamanım yoktu. Anneme, en davudi sesimle “Televizyonun sesini biraz kısar mısın lütfen valideciğim” dedim. “Niye travesti gibi konuşuyorsun.” dedi. “Sigara içmekten iyice Takoz Mustafa’ya döndün.” dedi. Takoz Mustafa bizim komşu ama kendisinden bahsetmek istemiyorum. Sesini az çok tahmin ediyorsunuzdur diye düşünüyorum :/ Annemin beni eziklemeleri bununla da sınırlı kalmadı. Belirli aralıklarla, saçımı bokuna çevirişimden götümün kamyon tekeri kıvamına gelmiş oluşuna kadar geniş bir yelpazeden saldırdı. Ayrıca televizyonun sesini de asla kısmadı. Babamın, Harran Ovasından esinlenerek inşa ettirdiği evimizin doğru dürüst ısınan başka bir yeri olmadığı için de o salona mecbur kaldım.

Bu taarruza rağmen entelliğimden ödün vermeyerek kitap okuma çalışmalarım, Rilke’nin caanım romanının arasından Esra Erol’lar, Songül Karlı’lar fışkırmaya başlayınca son buldu. Kendimi doğaya attım. Atmamla bokumun donması arasında milisaniyelik bir fark var. Olum harbiden çok soğuk lan. Karların altında, biraz koşarsam belki ısınırım dedim ama amaçsızca koşmayı hiç sevmem. Bu yüzden kendime derhal bir amaç edindim ve tavuk kovalamaya başladım. Yakalarsam ne yapacağımı düşünmedim. Zaten bir türlü yakalanmıyor namussuzlar. Ama tavuk kovalamak gerçekten çok eğlenceli. Sonra işte onlar da ağaç tepelerine filan kaçınca bu maceram da bitti.

-Tavuk kovalamaç-

Gündüzler böyle böyle geçerken akşamları sıkışmışlığım ve kıstırılmışlığım daha da belirginleşiyor, içime afakanlar basıyordu. Belki derdime deva olur diye bir örgü gurusu olan annemden feyz aldım ve şişleri kapıp bir şeyler örmeye başladım. Ancak kalıplara sığmayan bir yapım olduğu için, annemin tariflerine uymayarak tamamen ruhumun yansıması olan sıpsıfır bir örnek icat ettim. Annem örneğimin adını ‘hayvan sidiği’ koydu :( Bu hakaretten sonra ben de örmeye çalıştığım çorabı bir kenara fırlattım. Atkı da olabilir. Aslında ben eldiven olmasını umuyordum ama kısmet :/

Ölü doğan örgü vakasından sonra artık nereye saracağımı şamşırmış vaziyetteyken aklıma müthişkulade bir fikir geldi. Pilates! Evet dostlarım, pilates yapacaktım. Madem roman yazamıyordum, bari harika bir götüm olsundu. Fakat o Ebru Şallı’nın ahırdaki ineğini sikiyim ben inşallah. Be hayvan kadın, ben ilk günden bacağımı ağzımın içinden nasıl çıkarayım? İnsan yapıyor bu egzersizleri!

Evet dostlarım. Şu anda her yerim tutuk vaziyette. Güzellik uğruna sakat kaldı haberlerine konu olacak kadar pert durumdayım. Tatilimin bitmesine 2 gün var ve bu süre zarfında başıma neler gelebileceğini kestiremiyorum. Yarın misafir gelecek. Ortamdaki insan sayısı 2’yi geçtiğinde, gözüne araba farı tutulan bir tavşan kadar katatonik olduğum için fena halde gerginim. Canım çok sıkılıyor. Olum kurtarın beni lan :/
.

11 yorum:

Sonradan Misafir dedi ki...

Entel, biz de gelelim misafirliğe. Dengeler değişsin.

Aylin Balboa dedi ki...

Yaa bence gelecekseniz İstanbul'a dönünce benim eve gelin çünkü annem hepimizi üst üste koyup şeyapabilecek fıtratta bi insan :/

A-H dedi ki...

cok egleniyorum senin yazilarini okurken ama birde daha bol yazsan keske :)

Tuba dedi ki...

Okuyunca ozlettin. Harran Ovasi'ndan bile uzaktayim. Aglarsam burdan oraya gol olur. Gol olur! degil, göl olur. Ciddi ol bi. Kasik kadar kalmis suratin dedi mi annen. Corabin ordugun kadarini bana gondersene. Kar yagarsa elime giyerim. 60 yildir kar dusmemis gerci ama. Atki da olur. Gelirken kendin de getirebilirsin. Annemi de getirir misin. 41 pare karsilarim. Soz.

Godsyndrome dedi ki...

O tavuğun ayakları birbirine ters mi basıyor?spastik tavuk mu kovaladın? yok onlar gidiş dönüş istikametiyse tek ayaklı bir tavuk mu kovaladın? Yazıya fotraf koyma çabuk karışan bi kafam var benim.

fevkalade olağan dedi ki...

layn.. O misafir.. O gerginlik.. Yoksa istemeye mi geliyolar seni.. Kesin kesin.. Bence verin gitsin bilom.. İadesiz taahhütlü..

Aylin Balboa dedi ki...

A-H: Yakında yazıya doyurucam sizi hayırlısıyla inşallah belki :/

Tuba: Hüzünçlendim lan :( "Pencereden kar geliyor" türküsünü dinlemiş kadar oldum. Baharda filan gelirsin bence üzülme :/

Godsy: Dostum tavuklar manken edasıyla çizgisel bir hatta yürürler. Tavukları bana sor sen sfdsds

Bilom: ahuahahuhahahua ahuhaheuuhauh hsauahuhse istemek diyo yaa :( Devrelerimi yanıyor düşününce lan :/

Serdar Nalçakar dedi ki...

Orta sınıf burjuvazisinin çürümüşlüğünü eleştiren harika bir yapıt olmuş.

BA YIL DIM

Aylin Balboa dedi ki...

Öyle mi olmuş :/ Yazarken pisikolojim çok şey olduğu için tebi :/

wimparella dedi ki...

aynı planlar aynı yarım kalmışlıklar. yalnız benim ortam müsaitti sevgiliden ayrılınınca kitaplar filmler diziler hepsi onda kaldı göt gibi kaldım ben de. şimdi gidiyorum alah cezasını versin onun da emi bak yine geldi aklıma. sınırlı netimle sınırlı şeyler yapabiliyorum ben de :(

Aylin Balboa dedi ki...

Wimparella; bela okuma bak bela sana döner. Bunlar hep karma şeysi işte :/